İNCİ KÜPELER
İNCİ KÜPELER
GÜLAY ALÇE
“Bak şu dağlara, dili olsa da konuşsalar, evladımın yerini söyleseler. Canımın ruhumun içinde bir taş, günden güne büyüyor, ağırlaşıyor içimde, nefes almamı engelliyor. Yedi evladımın biri şu an uzaklarda; üşüyor mu, onun da parmakları soğuktan düştü mü? Düşman buldu mu evladımın yerini? Kıydı mı canına?“
Şükrü de ağlamaya başladı: “Kötü haber çabuk gelirdi, yapma. O iyi.” dedi.
Bir babayı insan nasıl teselli eder ki. Söylenecek bir söz var mı? Yanan ateş söner mi?
“Analar, babalar olmasın, evlatlar ölmesin!” Bağırdı, sesinin çıktığı kadar bağırdı. Duydu onu taş toprak. Ağladılar, iki kardeş birbirine sarılarak. Söndürdüler yanan ateşi, kilimi koydular kulübeye, önlerine öküzleri katarak koyuldular kasabaya doğru. Sustular, konuşulacaklar konuşulmuştu.
Sözler yaş oldu, aktı gitti.